30 Ekim 2009 Cuma

iki

ne kadar çok şey geçti aklımdan yazmaya başlayana kadar. hepsi birer cümlelik, kendi içinde anlamlı. şimdi hiçbirini yazmayacağım. o kadar bölük pörçük kaldılar ki, birleştirmeye çalışsam bir romanlık malzeme çıkacak.

bu roman yaşananları yazacağımız bir "tanıklık" olabilirdi. kadın ve erkeğin farklılaşan bakış açılarına daha uygun olurdu belki böylesi. ne uyduruk kurgular ne de yazılmak için yaşanmış olaylarla. ama yaşayarak. eğer yaşasaydık.

bir matkap bir pergele "bre pergel gel beraber bir 'romantaktak!' yazalım" demiş. ortada bir olay olsaymış bakış açılarına göre ameliyata alacaklarmış. ne var ki ellerinde sadece iş, güç, birkaç cümle, birkaç düşünce varmış. bunun dışında, ikisinin de askerde kardeşi varmış. ikisi de nefes'i izlemiş ve dağılmış. ama kardeşlerinden değil, film çok gerçek olduğu için. yoksa ikisi de biliyormuş mevcut şartlarda kardeşlerinin ciddi zarar görmeyeceklerini. yine de bilirsiniz, özlemek çok başka bir şey.

yok işte, bir olayımız bile yok. metrobüs geldi geleli yollarımız da ayrıldı. artık eve birlikte dönmek zor. elimizde bir dostluğumuz bir de her zaman korumaya çalıştığımız samimiyetimiz var. bunlar yeter herhalde yaşama dair bir roman yazmak için. kurgusuz, hiç komik veya eğlenceli olmayan, olabildiğince gerçek bir roman. ne kadar oluyorsa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder