22 Ekim 2009 Perşembe

iki

tatil dönüşü kafam bulanık. sorunum, olan biten her şeyden çok keyif almış olmam. ikiye bölünmüş gibiyim.

bir kutup romantik. büyük heyecanların, kendini kaptırmaların, büyük depresyonların ve çok yüksekten yere çakılmaların taraftarı. "tamam işte," diyor; "daha ne istiyorsun? kontrol sende olduğu sürece sorun yok. kendini kaybedecek değilsin ya?"

diğer kutup bilinçli, neredeyse sillesini yemiş, yoğurdunu üfler gibi. "keyif veren hemen her şey böyledir," diyor; "zararsız görünürler, kontrolün sende olduğunu düşünürsün. iş işten geçince de çok güzel oldukları için bırakamazsın onları. kendinden vazgeçersin de ondan vazgeçmek istemezsin. aman dikkat!"

tek kaşım kalkıyor, yüzümde ciddi bir ifade. mantığım kontrolü ele aldığında böyle olur hep. bilincim konuşuyor, sesi sakin, yumuşak ama tonlamaları kesin, ipek eldivenin altındaki tokat gibi.

"sana keyif alma demiyorum, hobi olarak yine al. ama sakın ola kendini kaptırma, sakın zaafa dönüştürme. o zaman her şeyi kaybedersin."

şimdilik ne vazgeçilmez bir alışkanlık ne de dayanılmaz bir özlemin öznesi. ama bu düşünce aklımı kurcaladıysa bir bildiğim vardır. bildiğimden ziyade, kaybetme korkum oluşmaya başlamıştır.

bu da demektir ki, yeniden işe odaklanma vaktim gelmiş. pazartesiden itibaren ne aşırı keyif kurcalayacak kafamı ne de kaybetme düşünceleri. herkes işine dönecek, herkesin aklı başına gelecek.

çünkü ne demiş büyüklerimiz sevgili pergelim?
"bizi çalışmak kurtarır."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder