29 Eylül 2009 Salı

iki

ters giden bir şey olursa hemen uykulara yansır, rüyaları hatırlanmaya değer hale getirir. karmaşa da yoktur hani bu rüyalarda. ne sürreel görüntüler ne de fantastik ayrıntılar. sadece olan biten farklı bir dille anlatılır onlarda. gerçeğe nazaran çok daha rahatsız edici ve sembolik. daha bir ağlamaklı sanki.

ters giden bazı şeyler o kadar rahatsız edicidir ki, ne gerçeği istenir ne de rüyası. unutulmak için yaşanmıştır sanki onlar. bu yüzden anlatılmazlar. ne arkadaşlara ne de rüya tabirleri kitaplarına. anlatmak yerine sıradan bir gün yaşar insan. biraz mide bulantısıyla, biraz hissettirilmeyen iç sıkıntısıyla.

bazen sıkıntı o kadar doldurur ki insanın içini, yemekler ne boğazdan geçer, ne midede barınabilir. işte o zaman bir kısır döngüye girilir. güç kayboldukça gırtlak daralır, mide tutmadıkça yaşam enerjisi azalır. biraz sıvıya tamah eder bünye, sinirler yıprandıkça yıpranır.

kısır döngünün bir diğer yüzü de yıkımla alakalıdır. çünkü ortada uydurulmuş bir kehanet vardır. hayır efendim, tanrı kimsenin kulağına fısıldamamıştır böyle bir şeyi. düpedüz uydurmadır. ve ne kadar uyduruksa o kadar gerçekleştirilmeye çalışılır. bir kişinin yanlışı yüzünden bütün insanlık suçlanır. en değerli olan bile "sen de aynılarını yapacaksın" diyerek yaftalanır.

sonra gün gelir, o kadar üstüne gidilir ki bu kıymetlinin, aynılarını yapmaya zorlanır. üzüntüyle birlikte rahatlama gelir. ne de olsa haklı çıkılmıştır. bir ilişkinin daha içine edilmiş, hiç yoktan iki kalp kırılmıştır. biri göğsünü yarıp içini gösterene aittir; diğeri kırık kalbin sorumluluğunu üstlenene. o da aşkından mı kırılmıştır, aslında kendisine ait olmayan bir sorumluluktan mı, bilinmez.

evet, bazı insanlar yok etmeye programlanmıştır. ama sadece kendileri tarafından. "ne yapayım, ben böyleyim" demek insanın canını acıtıyorsa, böyle olmak istemiyorsa, hiçbir sihirli değneğin olan biteni değiştirmek için gelmeyeceğini anlamalıdır.

ne yaşatmayı, ne yok etmeyi seçtiğimiz zaman...
kendi yalnızlığımızda kavrulup sadece ortak paydalarda birleşmeyi başardığımız zaman...
belki de huzurlu olacağız.

çünkü aslında kimse, bir başkasına, kendinden fazla değer vermez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder