18 Eylül 2009 Cuma

iki

yatağımda kitap okuyorum. hakan günday bu kez askerlik üzerine yazmış. beklediğim kadar sert. yine de, kardeşim asker olmasına rağmen, pek etkilendiğimi söyleyemem. belki anlatılanları yaşamadığını bildiğim için. bir haftadır ona mektup yazmayı düşünüyorum. anlatacak hiçbir şeyim yok.

gözlerim ağırlaşıyor. matkabın deleceği bir sonraki noktayı düşünüyorum. kendi kendime konuşmaya başlıyorum yine. her şeyi kendimle konuşarak sonuçlandırıyorum, başkasına söyleyecek tek bir kelimem kalmıyor. kimseye anlatacak bir şeyim yok.

kendimle konuşurken karşıma o'nu oturtuyorum. ne kadar üzgün olduğumdan bahsediyorum. ama sadece üzgün, kesinlikle mutsuz değil. gözlerinde kaygı gördüğümü, bunun içimi parçaladığını söylüyorum. "benim yüzümden mutsuz olmanı istemiyorum" diyor. beni mutsuz edemeyeceğini ama pek çok kişiden daha fazla üzebileceğini söylüyorum. örnekler veriyorum. bunları sadece ben duyuyorum.

kafamda kurduğum her cümleyle ağzımdan veya kalemimden çıkabilecek bir cümlem eksiliyor. uzaklaşıyorum, uyumsuzlaşıyorum. insanlar konuşa konuşa hayvanlaşıyor. bir adım daha geri gidiyorum. attığım her adım bir cümlemi daha alıyor benden. kardeşime yazacak bir şey bulamıyorum.

biri dünyadaki mutlu insanlarının hepsinin aptal olduğunu, hem zeki hem de mutlu olmanın mümkün olmadığını yazmış. gelen yorumlar "ignorance is bliss" ile başlıyor, "ben de aynı şeyi yazacaktım"larla devam ediyor. düzgün cümleler kuran bir iki akıllı adama yüklenmeye çalışıyorlar. neden biliyor musun? hayır, aptallıklarından değil. eminim aralarında kafası çok iyi çalışan insanlar da var. düşünmek yerine kolaya kaçtıkları için böyleler. sorunlar insanları mutsuz etmez. çok can sıkıcı, hatta bazen bezdirici olsalar da hayat (s.ke s.ke) devam eder ve her sorunun çözümü vardır. çözüm süreci sadece yaşamanın değil, kişisel mutluluk arayışının da başlangıcıdır. ve bu mutluluk dediğimiz şey "ne kadar ekmek, o kadar köfte" mantığıyla çalışır. bireysel mutluluk tanımını yapacaksın, gerektiği gibi kovalayacaksın ki ulaşasın. işte o zaman elde ettiğin şeyin geçici bir sevinçten farkını göreceksin. sıkılıp bir kenara atmak istemeyeceksin. hayatın o zaman yaşamaya değer olacak.

ey insanoğlu! ey söyleyecek bir şeyi olanlar! kaygınızı ve üzüntünüzü üzerime boca edebilir, ciğerimi parçalayabilirsiniz! ama mutsuz olduğunuzu söyleyecekseniz önce düşünün: bugün kendiniz için ne yaptınız?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder